Sevgili öğrenciler,
Sizlerle bizi bir araya getiren amaçlara ne denli yakın ya da uzak olduğumuzu sorgulamak, bu okul çatısı altındaki birliğimizi anlamlı kılacaktır.
Bizleri bir araya getiren amaçların başında bilgi gelir. Bilgi, bize uzağı görme ışığı kazandıran temel zihinsel araçtır. Ülkeler ve uluslar, toplumlar ve bireyler, geleceklerinin ve refahlarının bilgiye dayalı olduğunu bildikleri oranda, eğitim ve öğretim sürecinin en yetkin düzeyde olması için çalışırlar. Aslında yalnızca tek tek ülkelerin ve toplumların değil, tüm insanlığın, doğanın ve dünyanın geleceğinin güvenliği de eğitim ve öğretimin birey üzerindeki başarısına, o bireyin üreteceği yeni bilgilere bağlıdır. O bilgidir ki, uzağı görerek geleceği bugünden hazırlamamızı sağlar. Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk, “Dünyada her şey için, uygarlık için, yaşam için, başarı için en doğru yol gösterici bilimdir, fendir.” sözünü bu anlamı vurgulamak için söylemiştir. Atatürk bu inançla, 1924 yılında öğretmenleri toplamış ve gerçeğin aydınlığının ülkemizde doğmasını sağlamak için öğretmenlerden, öğrencilerini bilimle donatarak yetiştirmeleri sözünü almıştır.
Düşünülenin aksine, eğitim ve öğretimin en önemli basamağı, ne üniversite eğitimi ne de daha yüksek uzmanlık eğitimidir. Kuşkusuz onlar da çok önemlidir; bilim için olmazsa olmazdır; ama o aşamaların verimli olmasını sağlayan, o aşamaları uygarlık ölçülerine uygun kılan ilköğretim ve ortaöğretim sürecinin başarısıdır. Eğer bu basamaklara sağlam biçimde basarak çıkmamışsak, daha yüksek basamaklarda zorlanır, bocalar, yılgınlığa düşeriz. Doğrusu oymuş gibi işin kolayına kaçar, kendimizi kandırmaya kalkışırız. Bilim, erişemeyeceğimiz bir yerde değil, dünyayı anlamaya başladığımız anda yaşamımızdadır. Dünyayı bilgi ile algılayan bireyle, boş inançlarla algılayan birey ve bunların oluşturduğu toplumlar arasında büyük uçurumlar vardır.
Bilginin tohumları, ilköğretim ve ortaöğretim sürecinde atılır. Zihnin bilimsel düşünce ve gücünü bir refleks gibi kullanması, akıl yürütmelerin, soru sormanın ve deney yapmanın önemi, bu dönemdeki eğitimle pekişir.
Ayrıca, insan bu dönemde gelecek hayalleri kurarken daha özgürdür. Bilginin kaynağına ulaşmak konusunda daha korkusuz ve daha içten davranır bu dönemde. İşte bu süreç, öğrencinin bilgiye ulaşmasını doğrudan yolla sağlamak, biz eğitimcilerin temel görevidir. Kendimizi ve okulumuzu bu görevin başarıyla yerine getirilmesine uygun biçimde hazırlarız. Bu tutum bizim, Atatürk’e verdiğimiz sözün yerine getirilmesi tutumudur. Ülkemize ve ulusumuza, bilimin yol göstericiliğinde, büyük bir uygarlığın doğmasında en güçlü katkıyı sağlayan ülke olma onurunu yaşatmak, biz eğitimcilerin değişmez idealidir.
Bu amaçla, siz sevgili öğrencilerimizin başarıları biz eğitimcilerin asıl mutluluğudur. İnanıyoruz ki geleceğimiz, sizin, çağdaş uygarlığın uzak ufuklarını görebilen, ülkemizin düzeyini oraya yükseltebilen, dahası onu da aşabilen bilgi ve yeteneğinizle biçimlenecektir.