6.sınıf öğrencilerimizle 26-27 Mayıs 2018 tarihlerinde Kapadokya kültür gezisindeydik. Sabah 07.00’da, okulumuzun önünden kalkan otobüsle yolculuğumuz başladı. Tur rehberimizin bilgilendirici açıklamaları eşliğinde doğa ve tarihin iç içe bütünleştiği Kapadokya’ya doğru yol alırken düşündük ki; nice yollardan geçen, nice dağlar, nice sular gören bir gezgin bile olsanız Kapadokya’yı ilk görüşünüzde diliniz tutuluyor! Çünkü daha önce aklınıza bile getirmediğiniz bir coğrafya, kilometrekarelerce genişliğinde bir alana yayılıyor, sizi büyülemeye başlıyor.
Kapadokya, gerçekte yanardağların yeryüzüne armağanıdır. Milyonlarca yıl önce aktif birer yanardağ olan Erciyes ve Hasan Dağı’nın püskürttüğü lavların yayılıp soğumasıyla oluşmuştur. Tüflerin rüzgar, yağmur ve sellerin etkisiyle aşınması taştan şapkalarını başında taşıyan peribacalarını yaratmıştır. Kolay kazınan tüf yüzeylerini oyan insanoğlu, kendisine evler, kiliseler ve yeraltı kentleri yaparken coğrafyayı tarihle buluşturmuştur. Hititler, Frigler, Medler, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Pontuslar, Selçuklular ve Osmanlılar bu tarih buluşmasının sahnesine çıkan uygarlıklardır.
Gezi süresince Selime Katedrali, Derin Kuyu Yeraltı Şehri, Ihlara ve Güvercinlik vadisini hayranlıkla keşfederken açık havada yaptığımız yürüyüşlerle doğanın tadını çıkardık.
Öğle yemeğinde yöresel tatlarla tanışmak bizler için farklı bir deneyim oldu. Kapadokya’nın zirve noktası olan Uçhisar kalesinde bulutlarla buluşma anımızı, çektiğimiz fotoğraflarla kalıcı kıldık. “Göreme Açık Hava Müzesi”nde ise doğanın mucizelerine tanık olduk. Paşabağı, Zelve ve Devrent vadisi ile peribacaları, binlerce yıllık medeniyetin coğrafi sonuçlarını adeta gözlerimizin önüne serdi.
Dönüş yolculuğumuzda onix atölyesini gezme imkanı da bulduk. Gittiğimiz yerlerden sevdiklerimize aldığımız yöresel hediyelerle gezimizi tamamladık.
Kapadokya’yı keşfetme olanağını bulduğumuz gezi için yönetici, öğretmen ve velilerimize teşekkür ederiz.